Payımı alıp kenara çekilmeyi uygun bulduğum için yazmıyorum. Bununla idare edebilirim. Anlayabildiğim ve algılayabildiğim kadarını içselleştirip kutsamayı uygun buluyorum. Hatırlamak istediğim tek şey onunla yaşadığım hatıralar. Bunun dışında olanlar ve olacaklar ve hatta onun dışında kalan her vak'a sünger çekilecek kadar muhteris ve ziyadesiyle unutulmaya mahkum olacaktır. İçimde yaşatmak istediğim tek hatırat leylak kokan boynunu anımsamak olacak. Uyanmak istediğim tek rüya da öyle. Bana bahşedilen sabahları arayacağım pişmanlıkları. Kifayetsiz uykuları da özleyeceğim haliyle. İçimde kıvrılıp saklandığı köşeyi buluncaya dek nefes nefese koşturacağım. Acıyla haşredilen gençliğime nazire edip ömrümün bir çilehaneye döndüğünü görene dek ıztıraba gönüllü kalacağım. Söylediğim bütün büyük sözleri yutup boğulmayı bekleyeceğim. Bu uçurumun kıyısına aklım eksik vardırıldım ancak ve ancak yardan kendim atladım. Bilerek yere çarptım yere bilerek kırıldım bilerek kanadım ve eyüp kadar mazoşist ben seçtim. Heyecanını huzurunu öfkesini yaşadığım aşkın yokluğunu ilk kez tattım. Elbette avunmak yolunu seçtim. Elbette aldandım, elbette reddettim. Yerine koymayı üstünü çizmeyi görmezden gelmeyi ne yazık ki anıların matemiyle beslenen ruhumu kemiren o kurdu öldüremedim. Kaybolduğum her yerde beni bulan tarifsiz bir kokuyla irkildim.
Var olan pişmanlığı bir noksanlıktan bir tavra dönüştürüp yaklaştığım özden bir parça sunuyorum arzu edene. Tükenene dek içimi deşip saçacağım...